Orbit Consulting: Amacımız Tekstil Sektörüne Sürdürülebilirlik Dönüşümü ile İlgili Yoldaşlık Etmek
Orbit Consulting Kurucu Ortağı Emir Öztürk, “Önümüzdeki senelerde ‘sürdürülebilirlik’ bir lüksten ziyade ‘olmazsa olmaz’ noktasında bir ihtiyaca dönüşecek. Bu dönüşüm içerisinde kendini doğru konumlandıranlar kazanacak geri kalanlar ise maalesef daha az tercih edilen kuruluşlar olacak.” diyor.

Orbit Consulting Kurucu Ortağı Emir Öztürk
Giyindiğimiz kıyafetlerden, ev eşyalarımıza kadar birçok farklı alanda ihtiyaçlarımızı karşılayan tekstil sektörü, dünyanın en büyük ve gelişmiş sektörlerinden birini oluşturuyor. Bu yüzden de üretim ve tüketim aşamasında doğal kaynakların kullanımı ve atık yönetimi konusunda büyük endişe uyandırıyor. Hem insanlığın ihtiyaçlarının karşılanmaya devam etmesi hem de dünya kaynaklarının doğru kullanımı açısından son yıllarda sürdürülebilir tekstil kavramı ön plana çıktı. Daha az kimyasal, az enerji, su ve/veya karbon kullanımı gibi konularda adımlar atan tekstil firmaları, tüketici ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışıyor. ‘Sürdürülebilirlik’ konusunda yol haritasını çizen firmaların sayısı her geçen gün artsa da bu konuda hangi adımları atması gerektiğini bilmeyen firmalarda var. İşte Orbit Consulting, tekstil sektörüne sürdürülebilirlik dönüşümü ile ilgili destek vermek ve yoldaşlık etmek için kurulmuş bir danışmanlık şirketi.
Tekstil Teknoloji dergimiz için Orbit Consulting Kurucu Ortağı Emir Öztürk ile bir röportaj gerçekleştirdik ve projelerini konuştuk.
Öncelikle Orbit Consulting’in kuruluş hikâyesi ve felsefesini sizden dinleyebilir miyiz?
Orbit Consulting aslında kurucu ortakların tekstil firmalarında gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik girişimlerini ve bilgi birikimini sektör ile paylaşmaya karar vermesinden yola çıkarak oluşturulan bir kuruluş. Bu kuruluşun amacı; tekstil sektörüne sürdürülebilirlik dönüşümü ile ilgili destek vermek ve yoldaşlık etmektir. Bir sürdürülebilirlik girişimi olarak başlayan bu hikâye sonucunda bağımsız bir şirket olarak Orbit Consulting ortaya çıktı.
Orbit Consulting’in odaklanacağı ana konuların başında sürdürülebilirlik geliyor? Tekstil sektörü için sürdürülebilirliğin önemi hakkında neler söylersiniz?
Tekstil sektörü için sürdürülebilirlik çok önemli bir konu. Önümüzdeki senelerde ‘sürdürülebilirlik’ bir lüksten ziyade ‘olmazsa olmaz’ noktasında bir ihtiyaca dönüşecek. Bu hem son kullanıcıların hem markaların hem de üreticilerin desteği, isteği ve seçimleri ile gerçekleşecek bir dönüşüm olacak. Bu dönüşüm içerisinde kendini doğru konumlandıranlar kazanacak, geri kalanlar ise maalesef önümüzdeki senelerde daha az tercih edilen kuruluşlar olarak kalacak. Bu nedenle sürdürülebilirliğin Türk tekstil sektörünün geleceği ile ilgili de anahtar konulardan biri olduğunu söyleyebiliriz.
Tekstil sektöründe faaliyet gösteren firmalara sürdürülebilirlik ile ilgili danışmanlık sağlamak hedefiyle yola çıktınız. Bu kapsamda izleyeceğiniz yol haritanız ve projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Öncelikli olarak müşterimizin ihtiyaçlarını anlıyoruz. Bunu anlamak için bir derecelendirme anketimiz ve servislerimizin olduğu bir içeriğimiz var. Daha sonra müşteri ile beraber ihtiyaçlarına dair bir yol haritası çıkararak sürdürülebilirlik dönüşüm ve alınacak servis listesini belirliyoruz. Bu noktada müşterinin ihtiyaçları; hem kendi özelinde dönüşüm ve ilerleme ve/veya dünyanın dört bir yanında doğru platformlarda temsil, sürdürülebilirlik konusunda markalaşma ihtiyacı ve iletişim olabiliyor. Buna göre müşteri ile beraber onların ekibinden biri olarak çalışarak servis veriyoruz. Bir de bildiğiniz gibi “Sustainability Talks” adında bir etkinlik düzenledik. Bu da önemli projelerimizden biri. Takriben 600 katılımcı, 25 konuşmacısı olan ve tüm gün süren bu seminer bizi oldukça heyecanlandırdı ve katılımcılar açısından da öğretici olduğunu düşünüyoruz. Bunun yanında yurtdışında da etkinliklerde konuşmacı olma fırsatı elde ettik ve buralarda da sürdürülebilirlik girişimleri ile ilgili doğru bilgiler vermeye gayret ediyoruz.
Dünya genelinde tekstil firmalarının sürdürülebilir üretim için belirlediği kriterler ve bu amaç doğrultusunda yaptığı çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Tabii, genel olarak sürdürülebilirlik 3 ana başlık altında toplanmış durumda; hammadde, üretim ve sosyal uygunluk olarak. Dünya genelinde de her marka, üretici ve kuruluşun bu 3 başlıktan bir veya birden fazlasında girişimleri var. Markalar 2025 hedefleri veriyor, tamamen sürdürülebilir hammadde kullanmak ya da su tüketimini, enerji tüketimini belirli oranlarda düşürmek gibi. Veya üreticiler iletişimlerini daha da kuvvetlendirerek kendi tanıtımlarını, inovatif girişimlerini ve bu konudaki yeni tekniklerinin sağladığı sonuçları paylaşıyorlar. Bu daha az kimyasal, az enerji, su ve/veya karbon kullanımı olabilir. Bunlar gibi alanlarda bu girişimler şu anda kuruluşlara sürdürülebilirlik konusunda bir avantaj yaratıyor ve kuruluşların ön plana çıkmalarını sağlıyor.
Bugüne kadar yaptığınız çalışmalar kapsamında değerlendirecek olursanız Türkiye’deki tekstil firmaları sürdürülebilirlik için ne tür adımlar atıyor? Firmaların eksiklikleri neler?
Türkiye’de çok önemli girişimler var. Hem üretici, hem konfeksiyoncu hem de tasarım manasında çok ileride. Bu sayede müşterinin ürününü binlerce kilometre gezdirmesine gerek yok, her şeyi Türkiye’den tedarik edip memnun bir şekilde ayrılabilir. Ülkemiz sosyal uygunluk olarak da çok ileride. Firmalar iletişimlerini doğru şekilde yaparak bu alanda kendilerine daha büyük katma değer sağlayabilirler.
Sürdürülebilirliğe geçiş yapan ve işletmesini buna en iyi şekilde entegre eden Türk tekstil firmaları var mı? Örnek verebilir misiniz?
Tabii ki var, örnek olarak dünyanın en ileri gelen üreticilerinin bir kısmı ülkemizde tüm ülkenin bir sürü şehrinde yer alıyor. İstanbul da tabii ki bu girişimlerin kalbi. Çok önemli firmalarımız var sektörde oyuncu olarak.
Sürdürülebilir üretimin firmalara ekonomik getirisiyle ilgili neler söylersiniz? Bununla ilgili elinizde rakamlar ya da raporlar var mı?
Sürdürülebilir üretim her şeyden önce firmaların kendileri için yapması gerek bir şey çünkü yarının dünyasında bu bir gereklilik olacak ve bu açıdan yatırımlarını, insan kaynaklarını ve girişimlerini buraya yönlendirmeyenler maalesef ileride zarar görecekler. 2018 yılında yayınlanan ‘McKinsey&Company-Is apparel textile coming home?’ adlı rapora göre; Avrupa ve Kuzey Amerika’da tüketicilerin %78’i satın alımlarında sürdürülebilirliğin anahtar rolde olduğunu söylüyor. Bu rol gittikçe artarak tüketim alışkanlıklarına somut olarak etki edecektir. Bunun dışında da bugün tekstil sektörü küresel ısınma ve benzeri konuların bir etkileyicisi olarak görüldüğü için maalesef oldukça baskı altında. Bu veriler atılım yapanların ödüllendirileceği, yapmayanların geride kalacağına işaret ediyor.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Son olarak tüm sektörlerinde görülen bu yeni iş yapma metodunda, ekonomik, çevresel ve sosyal açıların artık kesiştiğini ve bu üç açıda da değer yaratan kuruluşların ticari olarak başarılı olacaklarını gözlemliyoruz ve öngörüyoruz. Dolaysıyla bu açıları kesiştirmek ve bu doğrultuda yol almak her şirket için bir zorunluluk gibi gözükmeye devam ediyor.
Röportaj: Dilek HAYIRLI