Yenilikçilik ve Sürdürülebilirlik Anlayışıyla Türkiye’nin Öncü Markası: Denge Kimya

Denge Kimya Genel Müdür Yrd. Refik Gülbahar
Tekstil kimyasalları ve performans kimyasalları üreticisi firma, ürünleri ve kalite anlayışı çerçevesinde uluslararası birçok sertifika ve standart belgesine de sahip. Denge Kimya Genel Müdür Yrd. Refik Gülbahar, bunların sebebini; “Çünkü biz, bir işi yapmış olmak için yapmıyoruz; kimya sektöründe değişiklik ve yenilik yapmak için çalışıyoruz. Yapılmış olanı üretmek değil, yepyeni, ezber bozan, bugüne kadar düşünülmemiş ürünler geliştirmek istiyoruz. Bu doğrultuda, yönetim kadromuzdan üretim ekibimize, Ar-Ge grubumuzdan satış sorumlularımıza kadar şirketimizdeki herkes bu konuya odaklanıyor, bunu sağlamak için tüm imkânlarıyla uğraşıyor.” diye açıklıyor.
Yenilikçi ürünlerin deneme yanılma yöntemiyle bulunamayacağına dikkat çeken Refik Gülbahar, “Bunun için yeni yöntemler geliştirmeniz, dünya genelinde kabul görmüş yöntemleri uygulamanız, inovasyona hazır ve istekli olmanız, teknik açıdan yeterli olmanız ve yenilikleri takip ediyor olmanız gerekir. Biz bunların tamamını, uzun zamandır, büyük bir hassasiyetle ve ciddiyetle yapıyoruz.” diyor. Kuruluşta tüm süreçlerde verimliliği artırmaya yönelik kullanılan 6 Sigma metodolojisini firma olarak uzun süredir uyguladıklarını, bu sayede bakış açılarının değiştiğini ve projelerinin yönetimini başından sonuna kadar bu metodoloji ile yaptıklarını söyleyen Refik Gülbahar, firmanın bugün geldiği nokta ve bundan sonraki hedefleri hakkında sorularımızı yanıtladı.
Neden bu hassasiyetlere sahipsiniz?
Biz faaliyet gösterdiğimiz bütün alanlarda Türkiye’de ilk üç firma arasında olmaya çalışıyoruz. Türkiye pazarında ilk üçte olacağız ki, dünya da her yerde var olabilelim. Asya’dan Amerika’ya dünyanın her yerinde tanınan bir firmayız. Özellikle yenilikçi ürünlerimizle oldukça iyi biliniyoruz. Yurt dışında konumuzla ilgili fuarlara katılıyoruz. Genelde fuarlarda yenilikçi ürünlerimizle çok dikkat çekeriz ve çok ciddi sayıda ziyaretçimiz olur. Bu da bizler için gurur kaynağı olur. Çünkü bu doğrultuda Türkiye’yi de iyi bir şekilde tanıtıyoruz.
Bu farklılaşma size ne getirdi?
Tekstil yardımcı kimyasallarında yenilikçi ürünler geliştirdik. Enerji ve su verimliliğini arttıran ve tamamen sürdürülebilir birçok ürün tasarladık. Proses sürecinde birçok aşamayı ortadan kaldırarak süreyi kısaltan, hatta tek aşamada üretimi bitiren yenilikçi ürünlerimiz, maliyetleri düşüren, enerji tasarrufu sağlayan ve çevreyi koruyan özellikleri sebebiyle tercih ediliyor. Klasik ürünlerdeki ‘ben ucuz kimyasal vereyim de boyahane istediği kadar su ya da enerji harcasın, önemli değil’ düşüncesi ortadan kalkmaya başladı. Alışılmış rekabet koşullarında, tüketilen su veya enerji tutarlarına bakılmıyordu. Ancak ‘sürdürülebilirlik’ kavramıyla beraber bunlar oldukça önemli hale geldi. İhracat yapacağınız ürünlerde bu özelliğe dikkat etmeniz gerekiyor. Örneğin Avrupalı firmalar, sürdürülebilirlik konularında belli bir seviyede değilsen zaten sana ürün yaptırmıyor.
Türkiye’deki bakış açısı da bu şekilde mi?
Bu konunun Türkiye’de hala gelişmesi ve yaygınlaşması gerekiyor. Zorlu rekabet koşullarından dolayı kullanılan ara ürünlerin ucuz olanını tercih edebiliyorlar. Ancak toplam faktör verimliliği bakış açısıyla diğer giderlerden maliyet düşürebilirsin. Örneğin, bir proses için harcadığın maliyetler: su, enerji, kimyasal tüketimi ve boya olacaktır. Bunların hepsinin toplam maliyeti 100 olsun. Diğer proseste kimyasal daha pahalı ama enerji ve su giderinin yarı yarıya düştüğünü göz önünde bulunduralım; burada da toplam tutar değişmiyor ancak yine de daha ucuz olan kimyasal tercih ediliyor. Oysa yenilikçi kimyasallar kullanınca, sonraki proseslerde maliyetler düşüyor, üstelik hem çevreyi korumuş hem de sürdürülebilirliğe katkı sağlamış oluyorsun. Hem bu kadar özel bir ürün geliştirip hem de sıradan ürünler gibi düşük fiyata satmanız mümkün değil.
Bu doğrultuda, kalite onayını nasıl alıyorsunuz?
Son olarak, tüm üretim sürecini göz önünde bulunduran ve çevreye etkiyi en aza indirip insan sağlığını korumayı amaçlayan, tekstil endüstrisi için bağımsız ve global bir onay sistemi olan Bluesign ile çalıştık. Bu sistem, bitmiş ürünü test etmek yerine, ham maddeden kimyasal bileşenlere, su ve enerji kaynaklarına kadar, tüm girdi akışlarına bakıyor, her bir bileşeni inceliyor ve muhtemel zararlı maddelerin, üretim başlamadan önce sistemden çıkarılmasını sağlıyor. Bluesign Ekibinin bize hazırladıkları ilk rapora göre, dünya genelinde denetledikleri birçok firmaya oranla, ortalamanın oldukça üzerindeyiz. Bluesing onayını biraz da sürdürülebilirliğin standardı olarak görüyoruz. Çünkü bu sadece bir belge değil. Bluesing, uluslararası pazarda oldukça önem verilen ve tercih edilmenizi sağlayan bir kontrol sistemi.
Bu belgeyi uluslararası müşterileriniz mi istedi?
Eğer Avrupa’ya ihracat yapıyorsanız, Reach belgeniz olmak zorunda. Ancak Bluesign belgesini kendi kalite, çevre ve sürdürülebilirlik anlayışımıza, şirket felsefemize uygun olduğu için aldık. Birileri bizden Bluesign onayı istiyor diye yapmadık.
Bluesing bizim için sadece bir belge değil; hayata bakışı kökten değiştiren, bütünsel bir bakış açısı. Ayrıca şirket yönetimi, iş güvenliği, çevre anlayışımızla aldığımız başka belgelerimiz de mevcut. Örneğin; Dünyanın önde gelen tekstil işleme standardı olan GOTS 5.0; Üretim ve hizmet ile ilgili tüm faaliyetler için ISO 9001:2008 kalite yönetimi; Çevreye olan etkimizi en aza düşürmek ve bu etkiyi kontrol altına almak için ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi; İş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemimiz için uluslararası alanda kabul gören OHSAS 18001 belgelerimiz de bulunuyor. Bunlara ek olarak; EFQM Mükemmellik modeli yolunda 5 yıldızı almaya hak kazanan ilk tekstil kimyasalları firmasıyız.
EFQM Mükemmellik modeli nedir?
Türkiye’deki şirketler kurumsallaşma anlamında çok adım atmıyorlar. Bu şirketlerin kurumsallaşması ve gerçekten sürdürülebilir bir başarı yakalaması için dünyanın her yerinde geçerli olan bir sistem kullanmaları gerekiyor. Biz de araştırıp bu sistemi bulduk. EFQM Avrupa menşeli, Türkiye’de Kalder aracılığıyla yürütülen bir sistem.
Başta Avrupa olmak üzere dünyada 30.000’den fazla kuruluş EFQM Mükemmellik Modelini bir yönetim modeli olarak kullanıyor. Biz de modelin yayılmasıyla ilgili bir çok çalışma yapıyoruz. Burada sadece iyi ürünler üretmiyoruz, aynı zamanda finansal, çalışanların bağlılığı, liderlik, stratejik çalışma yöntemleri, sürdürülebilir bir başarıyı yakalayarak iş süreçlerinin verimliliği gibi konuların tamamını güvence altına alıyoruz.
Bu kadar detaylı ve kapsamlı uygulamalarınızın temel nedeni nedir?
Yenilikçi ve öncü bir firma, sadece söylemekle olunmaz. Bunun bir yöntemi, işleyişi, kriterleri, standartları var. Bunu araştırıp bulmak, gerekleri nelerse yerine getirmek önemlidir. İstemeli, karar vermeli, sonra da süreci başlatmalısınız. Bu tarz şeyler çok hazır olan insanlara ve firmalara gelir. Kurumsallaşalım, sürdürülebilir bir başarı yakalayalım dediğinde yapılması gerekenleri tam olarak yerine getirmelisiniz ve bu dünya çapında olmalı. Örneğin, çevreci olacağım demekle olunmuyor. İşte Bluesign ile sözleşme imzalayacaksın, gelip seni denetleyecek ve ‘benim kriterlerime uygun, dünya çapında iyi bir firmasın’ diyecekler. Bu olduğu zaman senin çevre için bir şeyler yaptığın da onaylanmış olacak. Yoksa ‘ben çevreyi çok seviyorum, ağaç diktim’ gibi söylemler, popülist bir bakış olarak kalır ve sürdürülebilirliği olamaz.
Denge Kimya’nın bundan sonraki adımı ne olacak?
Şu anda ihracat, yenilikçi ürünler ve biraz da Endüstri 4.0 odaklı planlamalar yaptık. İhracat yaptığımız ülkelerin sayısını artırmak, ihraç ettiğimiz ürünlerimizi çeşitlendirmek istiyoruz. Bunun için de yeni ürünler geliştirmemiz yani Ar-Ge’ye ağırlık vermemiz önem taşıyor. Çünkü Ar-Ge yapacaksan, Türkiye standartlarında bir Ar-Ge merkezi olman, sonra dünya çapında işler yapmaya başlaman gerekiyor. Bizim misyonumuz da: ‘Ne üretirsek üretelim bunun kesinlikle yenilikçi bir yanı olmalı. Herkesin bildiği, ürettiği yaptığı bir işe biz gir- meyiz, yapmayız, yapmak istemeyiz. Hiç kimsenin düşünmediği, yepyeni şeyler yapmalıyız’
Denge Kimya olarak, dünya çapında uygulanan metodolojiler uyguluyoruz ve yepyeni ürünler geliştiriyoruz. Bu şekilde devam ederek Türkiye’nin sürekli büyüyen önemli bir markası olmayı ve bütün dünyada bu markayla önemli bir oyuncu haline gelmeyi hedefliyoruz.
Röportaj: Z. Seda Demirdelen