Lenzing Grup’tan Sürdürülebilirlik Paneli
Doğaya saygılı üretim süreçleriyle yenilenebilir ağaç kaynaklarından botanik kökenli selüloz elyaf elde eden Lenzing Grubu, Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul (MBFWI) kapsamında Sürdürülebilirlik Paneli düzenledi.
Marka danışmanı Ferhan İstanbullu’nun moderatörlüğünde Lenzing Türkiye, Orta Doğu ve Afrika İş Geliştirme ve Pazarlama Müdürü Hale Saraçoğlu, The Sustainable Angle’dan Amanda Johnston ile Textile Exchange’den Simone Seisl’in katılımıyla düzenlenen panelde, tekstilde sürdürülebilirlik alanında yaşanan sorunlar, yenilikler ve çözümler ele alındı.
Hale Saraçoğlu: Tekstil Endüstrisi Yılda 100 Milyon Ton Elyaf Üretiyor
Lenzing’in ana stratejilerinden birinin sürdürülebilirlik olduğunu söyleyen Lenzing Türkiye, Orta Doğu ve Afrika İş Geliştirme ve Pazarlama Müdürü Hale Saraçoğlu, “Tekstil endüstrisi yılda yaklaşık 100 milyon ton elyaf üretiyor. Bunun kabaca % 6,2’si ağaç bazlı yenilenebilir ham maddeden üretilen man-made selülozik elyaflar. Lenzing olarak bu elyaf sınıfından viskon, modal ve lyocell elyaf tiplerini ticari ölçekte üretiyoruz ve sürdürülebilirlik stratejimiz doğrultusunda hammadde alımı ve üretim süreçlerinde çevre dostu prensiplerle hareket ediyoruz. TENCEL™ ise ürettiğimiz lyocell ve modal elyaflarımız için çatı markamız ve marka vaatlerimizden biri de sürdürülebilir üretim. Lenzing çok yüksek çevre standartlarına ve sürdürülebilir yönetim ilkelerine bağlı olarak üretim gerçekleştiriyor. Elyaflarımız toprakta ve denizde çözünebildiği için doğaya geri karışabiliyor. Sektörünün en sürdürülebilir şirketlerinden biri olarak, iş süreçleri için aldığımız çok sayıda uluslararası sürdürülebilirlik sertifikası ile de bu bağlılığımızı kanıtlamış durumdayız” dedi.
Amanda Johnston: Tüketicinin Bilinçlenmesi İçin Etiket Okuması Gerekiyor
Üretim sürecindeki çevresel etkileri en aza indirmeye katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yürüten ve kâr amacı gütmeyen The Sustainable Angle’dan Amanda Johnston da, dünyanın kaynaklarıyla ilgili vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Günümüz tüketicisi tekstil alışverişini bilinçsizce yapıyor. Oysa tüketici satın aldığı ürünün etiketini okusa, kumaşın nereden geldiği, hangi ham maddeden üretildiği ve hangi şartlarda yapıldığını bilse bu sürecin çevreye olan etkisini anlar ve alışverişinde çok daha bilinçli seçimler yapar. Maalesef yaşadığımız dünyayı çok hor kullanıyoruz. Sona ermeyecek gibi tüketiyoruz ancak böyle devam edemeyiz. Dünyanın kaynaklarıyla ilgili endişelenecek noktadayız ve bu nedenle vakit kaybetmeden harekete geçmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Simone Seisl: Değişim Adım Adım Yaşanacak
Tekstil üretiminde sürdürülebilirliği hedefleyen ve kâr amacı gütmeyen bir diğer kuruluş olan Textile Exchange’den Simone Seisl ise üreticilerden tüketicilere herkesin sorumlulukları olduğuna dikkat çekti. Değişimin adım adım gerçekleşeceğini belirten Seisl, sözlerini şöyle sürdürdü, “Küresel iklim değişikliği gibi önemli bir konuda hepimiz aynı gemideyiz ve suçu başkasına yüklemek gibi bir lüksümüz yok. Elbette kimsenin bir anda değişmesini beklemiyoruz ancak bugünden itibaren bu hareketi başlatmalıyız. Örneğin kuş tüyü üretiminin bazı durumlarda hayvanlara ne denli zarar verdiğini hepimiz biliyoruz. Textile Exchange olarak son iki yılda 80 marka ile yaptığımız çalışmalarla kuşların tutulduğu koşulların iyileştirilip onlara zarar vermeyecek hale gelmesinde rol oynarak bu şekilde zarar görmeyen kuş miktarını 550 milyona çıkarttık. Bu gerçekten de büyük bir başarı.”
Simone Seisl ayrıca, Türkiye’nin denim üretiminde global pazarın en önemli oyuncularından biri olduğunu hatırlatarak, denimin geri dönüşümü için gelecek yıllarda çok daha başarılı işler yapılacağına inandığının altını çizdi.