Säntis’in Geri Dönüşüm Makinesinin Üretimi ve Satışında Tek Yetkili ‘Temsan’ Oldu
Röportaj: Dilek Hayırlı
Uzun yıllardır iklimlendirme alanında faaliyet gösteren Temsan, 1,5 yıl önce İsviçre firması Säntis’ten geri dönüşüm projesinde birlikte çalışalım teklifi aldı. Säntis, patenti kendilerine ait olan geri dönüşüm makinesini Temsan’ın yapmasını ayrıca Türkiye ve dünyadaki satışında tek yetkilinin Temsan olmasını talep etti. 2024 yılının ilk çeyreğinde tamamlanacak olan makinenin dünya çapında satışına başlanacak.
Temsan Air Engineering ve Temsan Textile Machinery markaları ile uzun yıllardır tekstil sektörüne hizmet veren Temsan firmasının Genel Müdürü Cem Erdoğrul ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Temsan 2022’de En Çok Tekstil Makineleri İhraç Eden 3.Ülke Oldu
Firmanın tekstil makineleri alanındaki faaliyetleri, yeni projeleri ve 2023 yılı değerlendirmelerinden bahseden Erdoğrul, İsviçre firması Säntis’ten aldıkları iş birliği teklifini anlattı. Erdoğrul, Temsan’ın 2022 yılında en çok tekstil makinesi ihraç eden 3.ülke olduğunu da ilk kez dergimize açıkladı. İşte röportajdan öne çıkanlar…
“Mısır’da ve Özbekistan’da Slasher Makinelerimiz Çalışıyor”
Temsan olarak öncelikle iklimlendirme alanında faaliyet gösteren bir firmasınız. Ancak son yıllarda geri dönüşüm, slasher boyama makinesi ve ram makinesi de yaptınız? Bu kararı nasıl aldınız?
Aslına bakarsanız biz 35 senedir iklimlendirme alanında faaliyet gösteren bir firmayız. Sahip olduğumuz bilgi birikimi ve network bizi 4 yıl önce tekstil makineleri yapmaya yönlendirdi. İlk yaptığımız makine ise slasher makinesi oldu. Bu makine ile başlamamızın sebebi şuydu: Biz firma olarak hem iplikçi hem de denimciyiz. Bu nedenle makinenin prosesini çok iyi biliyorduk. Üretimtarafında da güçlüyüz. Dolayısıyla makine ve proses bilgimiz bir araya gelince slasher yapmaya karar verdik. İlk slasher makinesini de kendimize yaptık. Sonra piyasa ile bu bilgileri paylaşmaya başladık. Ancak bu konuda aceleci değiliz. Önemli olan makineyi yapmak değil, makinedeki donanımları artırma kabiliyetini geliştirmek. Bugün 4.slasher makinemizi yapıyoruz. Mısır’da, Özbekistan’da slasher makinelerimiz çalışıyor.
1,5 yıl önce de ram makinesi yapmaya başladık. Piyasada çok fazla ram yapan firma var. Biz yola en iyisini yapalım düşüncesiyle çıktık. En iyinin anlamı şu aslında: Piyasada iki tip makine var: Avrupa menşeli makineler ve Türk menşeli makineler. Biz Avrupa kalitesinde Türk Menşeili makine yapma fikri ile yola çıktık. Fiyat odaklı olmadık. Zaten yerli makinelerde kullandığımız malzemelerin %90’ını dışarıdan tedarik ediyoruz. O zaman en iyisini alalım dedik. Niye? Çünkü Türkiye’de üretilen bir makinenin maliyeti 1 lira ise, Almanya’da veya başka bir Avrupa ülkesinde üretilen makinenin maliyeti de 1,5 lira. Arada öyle çok büyük farklar yok. Ancak Avrupalılar sahip oldukları network ve bilgi birikimi sayesinde makinesini 5 liraya satıyor, biz maksimum 2,5 liraya satabiliyoruz. Biz bu çizginin dışına çıkıp makinemizi 4,5 liraya satmaya talip olduk.
Şimdilerde 5.ram makinemizi yaptık. Ancak sadece Türkiye pazarındayız. Çünkü bir makineyi yaptım demekle iş bitmiyor. Makinenin yedek parça kataloğunu, bakım kataloğunu çıkartacaksınız, sertifikalarını alacaksınız. Makine ile ilgili teknologlarınızı, servis mühendislerinizi yetiştireceksiniz. Bunlardan biri eksik olursa makine yapmış sayılmazsınız. ‘Makinenizi getirin’ diyene götürüp kuruyoruz, çalıştırıyoruz. Sorunları varsa gideriyoruz. Bizim ana işimiz havalandırma, buradan elde ettiğimiz finansal destekle tekstil makineleri işlerimizi yürütüyoruz.
Makinelerinizi rakiplerinizden ayıran özellikleri nelerdir?
Tüm makinelerden beklenen temel iki unsur var: Bir tanesi düşük enerji, ikincisi kullanım kolaylığı ve verimlilik. Aslında Ram; ıslak kumaş içinden geçerken üzerine sıcak hava üflenen bir prosestir. Kumaş bu işlem sırasında özelliğini koruma konumuna geçiyor. Fan üflerken karşınızda dirençler oluşuyor, elektrik tüketimi de bu dirençlerden kaynaklanıyor. Direnç değeri ne kadar azsa sizin elektrik tüketiminiz o kadar az oluyor. Biz bunları gidermeye çalıştık. Bu anlamda tasarımımız ve üfleme teknolojimiz diğerlerinden farklı. Bir de ramlarda temel problem şudur: Kenar-orta-kenar farkları olur. En uç kenarda daha az debi de üfleme olduğu için orada renk farkı oluşuyor. Biz bu sorunları gidermek için tasarımlar geliştirdik. Zaten bu makinelerde %15, %20 daha iyi yaptım diyecek bir teknoloji kalmadı. Tüm makinelerde aradaki farklar %1 en fazla %5 oluyor. Dolayısıyla doğru tasarım çok önemli ve malzeme ömrü.
“Türkiye’deki Tek Aksiyel Fan Test Ünitesini Kurduk”
Tüketim maliyetlerini düşürmek tüm tekstil fabrikaları için bir önceliktir. Temsan makineleri bu anlamda müşterilerine nasıl yardımcı oluyor?
Öncelikle, biz bir taraftan üretici diğer taraftan kullanıcıyız. Bu nedenle yapmış olduğumuz makineleri kendi bünyemizde deneme ve sonuçlarını görme imkânımız var. Bu anlamda; ürünlerimizi diğer üreticilerle karşılaştırabiliyoruz. Bu soruyu klima işimiz tarafından cevaplayayım. Biz yaklaşık 4,5 sene önce Ar-Ge merkezi kurduk ve klima alanında çok ciddi çalışmalar yaptık. Bir klima tesisinin kurulum gücünün %80’i aksiyel fanlardan geçiyor. Bu nedenle Ar-Ge merkezimize AMCA (Uluslararası Hava Hareketi ve Kontrol Derneği) standartlarında aksiyel fan test ünitemizi kurduk. Bu ünite Türkiye’de tek, dünyada ise 2 ya da 3 tane var. 3 bin 500’e yakın farklı basınç ve debilerde denemeler yaptık, bir taraftan da farklı kanat tasarımları geliştirdik. Amacımız fan verimliliğini arttırmak ve kullandığımız kilowatt değerini düşürmekti. Firmaların söylediği %15- %20 daha az elektrik harcıyor iddialarını test ettik. Hiçbir fanda %5’in üzerinde daha az elektrik tüketiminin olmadığını gördük. Bizim klimalarımızda %4 daha az elektrik tüketimi oluyor. Bunun da bir firmaya sağladığı yıllık kazanç 20 bin dolar seviyesinde. Firma bu kazançla 5 sene içinde tesisindeki tüm makine motorlarını yenileyebilir.
“Klima Satışında Özbekistan’da %95 ile Pazar Lideriyiz”
Temsan’ın pazardaki konumu nedir? Farklı pazarlara ulaşma hedefiniz var mı?
Klima sektöründe artık dünyada tanınan bir firmayız. Belirli bölgelerde 1 numarayız. Örneğin; Özbekistan’da %95 ile Pazar lideriyiz. Bu ülkede yaklaşık 170’e yakın iplik fabrikasından 160’ında Temsan kliması çalışıyor. Bu çok büyük bir başarı. Pakistan’da son 4 yılda yapılan 75 proje var. 60 tanesini Temsan yaptı. Bangladeş bizim için çok önemli bir pazardı. Orada da ilk büyük çaplı projemiz bitmek üzere. Amerika’da da kenevir ile ilgili filtrasyon sistemleri yapıyoruz. Mısır’da ve Afrika pazarında da işlerimiz var. Dünyadaki iplik, dokuma ve örme sektöründeki büyük üretici firmalarla konsorsiyum projeleri içinde yer alıyoruz. Bu büyük firmalarla CEO düzeyinde merhabalaşıyoruz, hatta bunun daha da ötesine geçtik. Onların düğünlerine, cenazelerine katılıyoruz .Özetle işin ötesinde gönül bağı kuruyoruz. Dostlar ediniyoruz.
Pazardaki büyük üretici firmalarla konsorsiyum yapıyoruz dediniz. Yakın zamanda gerçekleştirdiğiniz bir iş birliği oldu mu?
Bir İsviçre firması olan Säntis 1,5 sene önce Kipaş aracılığıyla bize ulaştı ve recycle projesini bizimle yapmak istediğini söyledi. Bu iş için düşündükleri makineyi bizim yapmamızı aynı zamanda dünyada ve Türkiye’deki satışını da üstlenmemizi istediler. Biz de oturduk firma ile kapsamlı bir iş birliği yaptık. Firmanın sahip olduğu RCO 100 adlı patentli makinenin hem üretimini yapıyoruz hem de satışıyla yetkiliyiz. Makinenin tanıtımını ITMA 2023 Fuarı’nda yaptık. Amerika’nın, Hindistan’ın en büyük firmalarının CEO’ları ve büyük üreticilerin yöneticileri standımıza gelip ürünle ilgili bilgi aldı. Makine ile ilgili geri dönüşleri de çok kısa süre içinde kamuoyu ile paylaşmak için sabırsızlanıyoruz.
Özellikle geri dönüşüm günümüzde en çok üzerinde durulan konuların başında geliyor. Geri dönüşüm sektörümüz açısından neden önemli?
Geri dönüşüm çok önemli bir konu. Peki neden önemli? Bizim makinelerimiz için iki tip geri dönüştürülen malzeme var: Bir tanesi; üstüpü diğeri de post consumer waste. Yani tüketici sonrası atık. Bunlar alınıyor, kesilerek parçalanıyor, makineye veriliyor, tekrar elyaf haline dönüşüyor. Balya haline getirildikten sonra iplik oluyor. Geri dönüşüm proseslerinden önce bu süreç nasıl oluyordu? Önce tohumu ekiyorduk, gübresini koyuyorduk. Tohum topraktan mineralleri alıyordu. Pamuğu yetiştiriyorduk. Elyafı topladıktan sonra çırçır fabrikasına gönderiyorduk. Elyaf bir işlemden geçiyordu, kırılıyordu, temizleniyordu. (Tabi temizlenebildiği kadar) sonra ipliğe dönüşüyordu. Bunun için harcanılan elektrik, su ve işçi gücü de cabası. Geri dönüştürülmüş malzemeden iplik üretimi sayesinde, tohumdan, sudan, elektrikten, minerallerden, mazottan ve daha birçok şeyden kâr elde etmiş olduk. Atık malzemeyi kurtarmanın yanı sıra maliyetlerimizi de düşürdük. Bu üstüpü tarafındaki kazanımlarımızdı. Gelelim boyalı kumaş tarafına…Kumaşı alıyoruz bir boyama sürecinden geçiriyoruz. 1 kg kumaş için ortalama 100 lt su harcıyoruz. Su kullandığınızda işin içine kimyasalda giriyor. Sonra atık su arıtılıyor. Bunların hepsi bir süreç ve maliyet. İşte geri dönüşüm ile tüm bunlardan büyük bir düzey de kâr ediyoruz.
Geri dönüşüm proseslerinden karşılaşılan en büyük problemler nelerdir? Temsan’ın geri dönüşüm makinelerini rakiplerinden ayıran özellikleri nedir?
%100 geri dönüşüm elyafından iplik yapmak çok kolay değil. Sebebi de şu: İplik farklı proseslerde hazırlanabiliyor. Bunlardan biri; ring iplikçiliği, diğeri de open-end iplikçiliği. Bu iki proses için de önemli olan standart elyaf uzunlukları var. Bu uzunluklara ulaşamazsak mukavemetten dolayı iplik olmaz. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabilirim: Open-end makinede 30/1 iplik yapmak için minimum 25-26 mm uzunluğunda elyafa ihtiyacınız var. Bunu ring makinesinde yapmak isterseniz 28-32 mm uzunluğunda elyafa ihtiyacınız oluyor. Konvensiyonel makinelerde üstüpüyü açtığınızda 21-20 ya da en fazla 18 mm uzunluğundan elyaf elde edebilirsiniz. Bizim sistemimizle açtığınızda; 24 mm uzunluğa kadar çıkabiliyorsunuz. Elyaf ne kadar uzun olursa iplik yapabilme kabiliyetiniz o kadar çok oluyor. Mesela piyasadaki makinelerle karşılaştığımız da açma kabiliyetimiz % 10-15 arası daha başarılı. Ayrıca biz filtrasyon sistemleri de yapıyoruz dolayısıyla ciddi anlamda proses katkımız da var.
“Temsan’ın Başarısında Çalışanlarımızın Katkısı Çok Büyük”
Sektörün yaşadığı en büyük problemlerden biri kalifiye çalışan bulmak sanırım. Temsan olarak buna yönelik bir çalışma yürütüyor musunuz?
Kesinlikle yetişmiş, kalifiye eleman bulmak oldukça zor. Bu nedenle biz Temsan olarak; nasıl ki kurumsal şirketlerin iş geliştirme projeleri varsa biz de yaklaşık 3,5 sene süren insan yetiştirme projesi oluşturduk. Halen bulmakta zorlandığımız İngilizce bilen, mühendislik diploması olan, firmamızı temsil etme kabiliyetine sahip, elini cebine sokan değil işiyle hemhâl olan gençler bulduk. Bu gençleri Hindistan’a, Pakistan’a, Bangladeş’e gönderdik. Orada hem İngilizcelerini pekiştirdiler hem işi öğrendiler. Sonra yanlarına aldıkları gençleri eğittiler. Temsan bugün bulunduğu konuma gelebildiyse bu başarıda o gençlerin katkısı çok büyük.
Satış sonrası servisler ve hizmetler konusunda Temsan olarak müşterilerinize neler sunuyorsunuz? Bu noktada müşterilerinizden ne tür feedbackler alıyorsunuz?
Satış sonrası servis ve hizmetler Temsan’ın en özen gösterdiği konuların başında geliyor. Bir önceki soruda bahsettiğim insan geliştirme projesi biraz da satış sonrası servis ve hizmetlerin en iyi şekilde yürütülmesi için gerekliydi. Pakistan, Özbekistan, Afrika, Amerika, Azerbaycan… Hangi ülke olursa olsun insanlar güvenmezlerse sizden makine almazlar. Eğer onları satış sonrası hizmetlerinizin iyi olduğuna ikna ederseniz sizden makine alırlar. Biz bir ülkeye makine satmaya başladığımızda en az 10 makine rakamına ulaşana kadar kalıyoruz, sonra ekibimize lokal çalışanlar dâhil ediyoruz ve onları da eğitiyoruz. Sonra o ülkelerde bayilikler kuruyoruz. Çalıştığımız bayiler genellikle Avrupalı büyük firmaların bayileri oluyor. Bu konuda çok seçiciyiz.
Satış sonrası hizmetlere gelecek olursak; bizim projelerimizin hepsi müşteriye özel oluyor. Onların isteklerine göre tasarlıyoruz. Arızadan kaynaklı problemleri en aza indirmeye çalışıyoruz. Zaten bizi arayıp ‘makinenin şurası bozuldu’ diyen müşterimiz de çok olmuyor. Bakım sistemlerimizi oluşturduk. Firmalarımızı periyodik olarak ziyaret ediyoruz, ‘probleminiz var mı?’ diye soruyoruz. Bir problemi varsa uzaktan çözemeyeceğimiz bir durumsa müşteri dünyanın neresinde olursa olsun aynı gün yola çıkıp gidiyoruz. Temsan olarak verdiğimiz sözün arkasında duruyoruz.
“2024 Siparişlerimiz Doldu, 2026 Yılına Sarkan Siparişlerimiz Var”
Türk ve dünya tekstil sektörü kur dalgalanmaları, enflasyon gibi nedenlerle bir dalgalanma içinde. Ekonomik zorluklar firmanızı nasıl etkiliyor? Bunlarla mücadele için ne tür önlemler alıyorsunuz?
Temsan, üretiminin yaklaşık %85’ini ihraç eden ve akredite çalışan bir firma olduğu için finansal bir boşluk yaşamıyor. Tabii enflasyon ve maliyet artışları gibi problemler bizi de etkiliyor. Ancak firmamızın 2024 yılı siparişlerinin tamamen dolduğunu söyleyebilirim. Hatta 2026 yılına sarkmış siparişlerimiz bile var. Fakat işçilik maliyetleri arttığı için bütçemizi ona göre ayarlıyoruz. Her firma gibi biz de bu zor süreçlerde minimum stok ile gitmeye çalışıyoruz. Hammaddemizi daha sınırlı tutuyoruz, elektrik ve suyu daha limitli kullanıyoruz. İşimiz olduğu sürece vardiya usulü çalışıyoruz. Örneğin; elimizde lazer ve CNC gibi makineler var, bu makinelerle dışarıya iş yapıyoruz. İşçilerimize kaynakların verimli kullanımına yönelik iç eğitimler veriyoruz. İnsan kalitemizi ve verimliliğimizi arttırıyoruz.
2023 yılı şirketiniz için nasıl geçti? Üretim hacminiz, siparişleriniz ve ihracat pazarlarınız açısından değerlendirebilir misiniz?
2023 yılını 2022 ile kıyaslayacak olursak Temsan için çok iyi geçmedi. Üretim kapasitemiz önceki yıla göre düştü, siparişlerimiz azaldı. Ama 2016 yılıyla karşılaştırırsak kötü durumda değiliz, tam aksine Temsan 3 üretmesi gerekirken 5 üretir pozisyona yükseldi. Çünkü pandemide hiç durmadan çalıştık. Hatta pandemiden önce ne kadar çok firma ziyaret ettiysek pandemide de o kadar ziyaret gerçekleştirdik. Pakistan’a, Bangladeş’e gittik. Müşterilerimize kendimizi daha iyi ifade etme şansı yakaladık ve bunu avantaja çevirdik. Pandemide pek çok firma aşağı doğru giderken biz dik bir açıyla yukarı doğru çıktık. Üretimsel, finansal ve insan kaynağı açısından büyük işler yapmaya hazır pozisyondayız.