Evteks ve Dakotek, Tekstil Alanında İlklere İmza Atıyor
Bu sene düzenlenen Evteks fuarında tasarımda inovasyon gerçekleştiren Evteks firması bir ilk olarak ürünlerini sanal gerçeklik gözlüğü ile tanıttı. Evteks, bu çalışması ile müşterilerinden yoğun ilgi gördü.
İş yaşamına, 1998 yılında kurduğu Evteks Tekstil Ltd. ile başlayan İsa Dal, 2008 yılında hayata geçen Yenita Tarım Organik Tarım ve Seracılık Ltd. ve 2010 yılında kurduğu medikal teknik tekstiller üzerinde çalışan Dakotek Ltd. şirketleriyle devam ediyor. İsa Dal, 2010 yılı Şubat ayından beri sürdürdüğü Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) yönetim kurulu başkanlığı görevinin yanı sıra, aynı yılda DENİB (Denizli İhracatçılar Birliği) TİM delegeliğini ve Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu yönetim kurulu üyeliği, TOBB tekstil ve konfeksiyon komisyonu üyeliği görevlerini yürüttü. Aynı zamanda Dal, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu üyesi olmasının yanı sıra Türkiye Ev Tekstili Sanayici ve İş Adamları Derneği yönetim kurulu üyeliğine devam ediyor. Ayrıca TOBB Sanayi temsilcisi olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanlığı destek kapsamındaki Ar-Ge merkezleri komite üyeliğini sürdürüyor.
Evteks Fuarı’nda, Evteks firmasının standını ziyaret ederek İsa Dal ile gerçekleştirdiğimiz röportajda teknik tekstiller hakkında konuştuk. Ayrıca fuarda, Evteks firmasının bir ilk gerçekleştirerek ürünlerini sanal gerçeklik gözlüğüyle tanıtımına şahit olduk.
Bu sene ilk kez Evteks Fuarı’nda ürünlerinizi sanal gerçeklik gözlüğü ile müşterilerinize tanıttınız. Bizlere bu yeniliği ve avantajlarını anlatabilir misiniz?
Bu seneki Evteks fuarında tasarımda bir inovasyon gerçekleştirdik. Bir ilk olarak sunduğumuz bu işlemde sanal gerçeklik gözlüğü ile; görme, dokunma, işitmeye hitap ederek ürünlerimizi tanıttık. Tasarımdaki yaşam döngüsünü sürdürülebilir hale getirerek daha çevreci bir yöntemi tercih ettik. Fuarda altı set koleksiyon sunduk.
Öncelikle bu koleksiyonu üretmiş ve prototiplerini yapıp sergiliyor olsaydık çok daha büyük alana ihtiyacımız olacaktı. İkinci olarak bunların hazırlanması için daha fazla zamana gereksinimimiz olacaktı. Üçüncüsü ise en az bu fuar kadar da masraf yapacaktık. Sanal gerçeklik ile bu süreci çok daha ciddi anlamda azaltmış olduk. Aynı zamanda da müşterilere bu tasarımları sunarken numune yapmak, numune masrafı vs. maliyeti ciddi anlamda etkileyen şeyleri ortadan kaldırmış olduk. Gelen müşteri sunduğumuz katalog ve tasarımdan seçtiği ürünlerimizi hem görebildi hem de dokunabildi.
Evteks ve Dakotek adındaki iki tekstil firmasının kurucusu olarak teknik tekstillere nasıl bir tanım getiriyorsunuz? Teknik tekstili, iki firmanızın da üretimleri açısından değerlendirir misiniz?
Teknik tekstilleri, daha çok endüstriyel tekstiller olarak tanımlıyorum. Evsel kullanımda Messe Frankfurt bunu, Hometech ve Sportech şeklinde tanımladı. Ama fonksiyonelliği arttırılmış tekstillerin teknik tekstil olarak tanımlanmasını aslında doğru bulmuyorum. Endüstriyel olarak bakıldığında teknik tekstiller daha çok, endüstriye yönelik olarak mukavemet ve fonksiyon gerektiren bazı özellikleriyle ön plana çıkıyor. Örneğin; otomotiv, denizcilik, dağcılık gibi tekstil ürünleri daha çok güç, uzuv ve performans gerektiriyor. Oysaki ev tekstili ve hazır giyimi moda sektörü olarak kabul ettiğimiz zaman bunlar fazla talep görmüyor. Biraz fonksiyonu artırılmış şeyler dâhil edildiği an, tüketici o noktada duraklıyor. Alıcılar bu alanda inovasyona çok açık gözükmüyor.
Geçtiğimiz yıl İstanbul Sanayi Odası (İSO) Çevre Ödülünü aldınız. Bu ürünün özelliklerinden bize bahsedebilir misiniz?
Ürünümüz, yüzde yüz pamuklu ürüne kazandırılmış yaklaşık 18 fonksiyondan oluşuyor. Çevreci, anti bakteriyel olan bu kumaş, elektro manyetik kalkanlama yapabiliyor. Ürünün, yüzde 85 civarında anti bakteriyellik özelliği bulunuyor.
Yarışmaya sunduğumuz projemizde dokunan kumaşların doğaya zarar vermeden farklı bir teknikle bor bileşenlerini de kullanarak ağartılmasını işledik.
Şuan ki projelerinizden ve üretimleriniz açısından nasıl talepler aldığınızdan bahsedebilir misiniz?
Şu an da yürüttüğümüz 16 adet daha Ar-Ge projemiz var. Bunlar, endüstrinin bizden talep ettiği her biri ilgi gören, ihtiyaçtan ortaya çıkan çok ciddi konuları içeriyor. Bir taraftan da yaşam kalitesini artıracak ürünler üzerine çalışıyoruz. Ama bunları ticarileştirmede ciddi sorunlar yaşıyoruz. Ne kadar laboratuvar şartlarında ürünlerinizi ispatlıyor olsanız da bazı klişeleri değiştirmeniz çok mümkün olmuyor. İşlerin durgun olduğu dönemlerde büyük alıcılar hata yapmak istemiyor. Hâlbuki alışılagelinmiş konvansiyonel standart ürünlerle alım yaptıkları takdirde hata yapmamış olurlar. Talepler bu şekilde az olduğu sürece inovatif tekstiller dünya çapında kendine yer bulamayabiliyor.
Uzun süreli yatan hastalarda hareketsizlikten dolayı bası yaraları oluşuyor. Sizde bu durumu önlemek için özel bir kumaş geliştirdiniz. Bu ürünü başlıca hangi ülkelere ihraç ediyorsunuz?
Başlıca Amerika, Almanya, İsviçre ülkeleri olmak üzere ürünün ihracatına devam ediyoruz. Ayrıca bası yarası yatak çarşafını giysiye de dönüştürdük. Bu ürünümüzde oldukça iyi bir talep görmeye başladı.
Görme engelliler için hazırladığınız bornozlar ve tişörtler ile Türkiye’de bir ilke imza attınız. Bize bu projenizden bahsedebilir misiniz?
İngiltere’de yaşayan Türk Ressam arkadaşım Türel Süt’ün görme engelliler için yaptığı kabartmalı, kokulu, sesli resimlerin beni çok etkilemesi üzerine böyle bir proje yapma kararı aldım. Arkadaşımla renklere göre kokulu kumaş üretme konusunda anlaştık. Bundan yedi sene önce İsviçre görme engelliler merkezine yönelik özel bornozlar ürettik. Özel olarak üretilen bu kumaşlarda mikrokapsüller içerisine kokular hapsediliyor. Dokundukça mikrokapsüller patlıyor ve orada koku yayılıyor.
Renkleri görme imkânları olmayan görme engelliler için bu, renkleri hissetme projesiydi. Rengarenk olan bu bornozlarda turuncu renkteki kol kısmına dokunulduğu zaman portakal kokusu geliyor. Diğer beyaz renkte olan kolda vanilya kokusu bulunuyor. Yeşil renkte olan gövde kısmına dokunulduğu zaman ise elma kokusu geliyor. Bu bornozları oradaki görme engellilere giydirdik. İnanılmaz coşkulu bir andı. Bu bizim açımızdan ticari ürün olmaktan ziyade sosyal sorumluluk projesiydi.
Fakat bu ürünlerin yıkama dayanıklılığı düşük. Neticede sürtünme sonucunda kapsüller patlıyor. Çamaşır makinesine attığınız zaman da hepsi patlayacaktır. Mikrokapsüller konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Aynı zamanda üretimlerine de devam ediyoruz.
Röportaj: Kübra Karaca