“Geleceğe Yatırım Yapmayanın Hiçbir Zaman Muvaffak Olma Şansı Yoktur”
“Tekstil örme sektörü, Türkiye’de ve dünyada sayılı bir noktada bulunuyor. Çünkü örme sektörü, devamlı büyüyor ve teknolojik yönden gelişim gösteriyor. Şu an örme kumaşların, Türkiye’de ve dünyada kayda değer oranda ihracatı yapılıyor.”
Örme kumaş imalatı ve satışı yapan firmaları bir araya getiren sektörün her türlü problemlerine çözümler üretmeyi hedefleyen Örme Sanayicileri Derneği (ÖRSAD); iktisadi, ekonomik, eğitsel ve sosyal alanlarda faaliyet gösteriyor.
Özellikle tekstil sektörü alanındaki eğitime ağırlık vererek çalışmalarda bulunan ÖRSAD, üniversite ve sanayi iş birliğinde gösterdiği faaliyetlerin yanı sıra tekstil alanında eğitim veren okullara da makine bağışlarında bulunuyor.
Tekstil Teknoloji dergimizin, ‘Örme Teknolojileri Özel Sayısı’ dosyası için özel olarak ÖRSAD Yönetim Kurulu Başkanı Fikri Kurt ile bir röportaj gerçekleştirdik. Tekstil sektörü problemlerinden en çok eğitim noktasına değinen Sayın Kurt, “Ülkemizdeki gençlerin yetişmesi için her zaman üniversiteler ile iş birliği içerisinde olacağız. Geleceğe yatırım yapmayanın hiçbir zaman muvaffak olma şansı yoktur.” dedi.
Örme Sanayicileri Derneği hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Örme Sanayicileri Derneği (ÖRSAD) 2002 yılında kuruldu. 2006 yılından itibaren başkanlığını ben sürdürüyorum. Derneğimizin yaklaşık 500 kişilik bir üye kurulu bulunuyor. Derneğimiz; sektörde çözüm beklentileri ve çözüm önerileriyle ilgili sorunları; devlet nezdinde ve kendi aramızda çözebilme, faydalı olabilme, ülke ekonomisine kazanç sağlayabilme amacıyla kuruldu.
Türkiye’de örme sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tekstil örme sektörü, Türkiye’de ve dünyada sayılı bir noktada bulunuyor. Çünkü örme sektörü, devamlı büyüyor ve teknolojik yönden gelişim gösteriyor. Bugün Türkiye’de tekstili kumaşlar açısından üç ana dalda değerlendirebiliriz. Bunlar; dokuma kumaşlar, örme kumaşlar ve raşel kumaşlardır. Şu an örme kumaşların, Türkiye’de ve dünyada kayda değer oranda ihracatı yapılıyor. Ev tekstilinde ise dokuma kumaşlarımız, dünyada ve Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. Tekstildeki kalitemiz ve beceri bilgimiz gittikçe artıyor ve gittikçe dünya ülkeleriyle rekabet edebilecek konuma geliyoruz.
ÖRSAD olarak tekstil sektörüne yönelik sıkıntılarınız nelerdir?
Her bölgenin kendi sanayisi olması gerektiğini düşünüyorum. Mesela İstanbul gibi metropol bir ili düşünelim. Her ilçenin kendi içinde bir sanayi bölgesi olması gerekir. Ne yazık ki Türkiye’deki sanayileşme yapısı çok verimli değil. Bazı işletmeler merdiven altı dediğimiz yerlerde üretim yapıyor. Burada yapılan yatırımlar sayesinde sektörde verim ve kaliteyle ilgili hizmet anlayışı gittikçe azalıyor. Böylece diğer ülkelerle rekabet etmeyle ilgili istediğimizi yapamaz konuma geliyoruz. Ayrıca sektörümüz; kendi içinde büyüyen ve alt yapıdan gelişen elemanlarının olmaması sebebiyle de sıkıntılar yaşıyor. Artık Türkiye’de eğitim reformu olması gerekiyor. İmam Hatip okullarının kaldırılması meslek okullarının kaldırılmasına sebebiyet verdi. Şimdi de bütün sektörlerde kalifiye eleman bulma sıkıntısıyla ülke olarak bunun bedelini ödüyoruz. Ülke nüfusuna baktığımızda yüzde 13.5 işsizlik oranı olduğunu görüyoruz. Bu sebeple yeniden mesleki okullara önem vermemiz gerekiyor. Avrupa Birliği kriterlerinin ülkemizde de işlemesini istiyorsak Avrupa’da yapılan eğitim reformuyla ilgili iş sahasındaki okulların ne şekilde faydalı olduklarına bakmalıyız. Üniversitelerde tekstil bölümünü seçen öğrencileri de sahiplenmemiz gerektiğini vurgulamak istiyorum.
ÖRSAD, eğitim alanında ne gibi çalışmalar yapıyor?
Geçtiğimiz yıl, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB), İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) ve İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) başta olmak üzere 12 ihracatçı birliği ve Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası (TTSİS) ile Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), sanayi ve üniversite iş birliği adı altında bir çalışma yaptı. Biz de ÖRSAD olarak bu çalışma içerisinde yer aldık. Üniversite sınavında ilk 20 bine giren ve tekstil mühendisliğini seçen öğrencilere asgari ücret tutarında karşılıksız burs verildi. Sınavda 20 ve 50 bin arasında yer alan öğrencilere net asgari ücretin yüzde 70’i, 50 ve 80 bin arasındaki öğrencilere ise net asgari ücretin yüzde 50’si oranında karşılıksız burs verildi. Ayrıca okulda 4 yılını tamamlayan öğrenciye iş garantisi verilecek. Bu öğrenciler, pratik uygulamaları sanayideki iş yerlerinde görebilecek. Bu iş birliği ve çalışma sayesinde 2019 yılında üniversitelerdeki tekstil bölümleri yüzde 95 doluluk oranına ulaştı.
Ben de Örme Sanayi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak 14 yıldır hizmet verdiğim bu sektöre yönelik elimden gelen gayreti gösteriyorum. Zeytinburnu’nda bulunan Şehit Büyükelçi Galip Balkar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne sektör olarak hizmet vererek makine bağışlarında bulunduk. Ayrıca İTHİB ile beraber makine bağışlamamızın yanı sıra, şahsım olarak ben de o okula makine bağışında bulundum. Yurt dışında makine üretimi yapan fabrikalar da bu okula makineler bağışladı. Süleyman Demirel Üniversitesi’nin tekstil bölümü, bizden makine rica etmişti. İTHİB ile ÖRSAD’ın organize ettiği bir örme makinesini oraya bağışladık. Ayrıca Malatya’daki bir okula da makine bağışında bulundum. Örme Sanayicileri Derneği olarak mesleki okullardaki teşviki kendimiz yaratmamız lazım.
Nasıl bir teşvik olması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Mesleki okullarda okuyacak öğrenciler için sanayiciler olarak bir havuz oluştursak ve havuzdaki kaynaktan öğrencilere; 50, 100, 25 lira olarak öğrenim esnasında teşvik verilirse hem öğrencilerdeki istek hem de öğrenci sayısı artış gösterir. Türkiye’nin sivil toplum anlayışı artık daha güçlü konumda bulunuyor. Ülkemiz, sesini çıkarabilecek ve yaptırım gücü olabilecek bir yapıya sahip. Mesleki okullarla ve üniversite iş birliği ile ilgili çalışmalarımızı, sorunlarımızı dile getirip çözüm odaklı formüller geliştirmeliyiz. Eğer bunu yaparsak geleceğimizi doğru tasarlamış oluruz.
Gelecekte eğitime yönelik projeleriniz bulunuyor mu?
Şehit Büyükelçi Galip Balkar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yıkıldı ve yerine bir okul yapılıyor. O okul faaliyete geçtikten sonra, Türkiye genelindeki mesleki okulların gelişmesi adına, Milli Eğitim Bakanlığı’na bizzat görüşlerimizi beyan edeceğiz bu konuların daha da üzerinde duracağız. Ayrıca bu işin Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğu ve bilinci altında olması gerektiğini düşünüyorum. Biz ülkemizdeki gençlerin yetişmesi için her zaman üniversiteler ile iş birliği içerisinde olacağız. Geleceğe yatırım yapmayanın hiçbir zaman muvaffak olma şansı yoktur. Sahip olduğumuz donanımla hem ülkemize katma değer ve istihdam sağlamaya hem de dünya ülkeleriyle yarışacak konuma gelmeye çalışıyoruz.
Röportaj: Kübra KARACA