Endüstri 4.0’a Geçişte En Büyük Eksiklik Nitelikli İnsan Gücü

Prof. Dr. Sinan Alçın
Tesislerin Endüstri 4.0 uygunluğunu analiz etmek için ‘Test4ware’ adlı bir test geliştiren Prof. Dr. Sinan Alçın; “Firmaların en problemli olduğu alan wetware. Yani insan gücü. Tekstil çalışanının Endüstri 4.0 teknolojilerine aşina ve e-okur yazarlık konusunda yetkinleşmeleri gerekiyor.” diyor.
Endüstri 4.0; firmaların, dijital teknolojileri değer zinciri ve kaynak yönetimi faaliyetlerinde kullanarak birim maliyetlerini azaltmaları ve müşterilerine daha yüksek seviyede değer (fayda) sunarak birim fiyatlarını ve/veya satış miktarlarını artırmaları ve dolayısı ile daha yüksek birim kâr elde etmelerine olanak sağlayan teknoloji ve iş yapış biçimleri olarak tanımlanıyor.
Endüstri 4.0, tüm sektörler için uzun süre iş hayatının merkezinde kalacak, çok değerli bir rekabet avantajı elde etme fırsatı. Tekstil sektörünün halihazırdaki rekabetçi durumunu devam ettirebilmesi veya artırması için Endüstri 4.0’ın getirdiği önemli fırsatları kaçırmaması ve gerekli insan ve teknoloji yatırımlarını yapması şart.
Peki Türkiye’de faaliyet gösteren Tekstil firmaları Endüstri 4.0’ın ne kadar farkında? Tesislerin alt yapıları, makine, teçhizat ve insan kaynakları Endüstri 4.0’a geçiş yapmaya elverişli mi? Bu soruların cevabını almak için İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi aynı zamanda 4Ware Araştırma’nın kurucusu olan Prof. Dr. Sinan Alçın’la bir röportaj gerçekleştirdik. Tesislerin Endüstri 4.0 uygunluğunu analiz etmek için ‘Test4ware’ adlı bir test geliştiren Alçın, testi uygulayan 275 firma içerisinde tekstil firmalarının payının yüzde 40 civarında olduğunu söylüyor. Firmaların en fazla problemi insan gücü alanında yaşadığının altını çizen Alçın, ”Tekstil firmalarının geleceğin ekonomilerine yönelik rekabet gücünü belirleyen şey sahip oldukları yetkin insan gücü olacak.” diyor.
İlk olarak Endüstri 4.0’ın tekstil sektörü için önemini sizden dinleyebilir miyiz?
İlk kez 2011 yılında Almanya’da Hannover Fuar’ında kullanılan “Endüstri 4.0” kavramı hızla dünya genelinde bir paradigmaya dönüştü. Endüstri 4.0, ilişkiselliğin en üst seviyede hayata geçtiği bir üretim ve ticaret yapısına işaret ediyor. Burada ilişkisellik tedarik sürecinden, tasarım ve imalata, depolamadan pazarlama ve lojistiğe ve nihayet tüketici deneyimine kadar tüm süreçleri kapsıyor. Endüstri 4.0’ın yararlandığı teknolojiler (nesnelerin interneti, yapay zeka, RFID sistemler, Big Data, eklemeli üretim…) ürünler ve üretim yapısında dikey entegrasyonu da olanaklı kılıyor. Büyük ölçüde entegre ve ilişkilendirilmiş üretim süreçlerinin amacı hem verimliliğin sağlanması hem de taklit ekonomisinin önüne geçilmesi.
Endüstri 4.0’ın Almanya’da ortaya çıkışının temel sebebi başta Çin olmak üzere, ağırlıklı olarak doğudaki ülkelerde ucuz işgücüne dayalı sektörlerin gelişerek batıdaki katma değeri azaltmasıdır. Özellikle emek-yoğun olarak gelişen ve içinde tekstil ve hazır giyimin de olduğu sektörler Endüstri 4.0 sürecinde bir değişim ihtiyacıyla yüz yüze kalmış durumda. Ucuz işgücüne dayalı rekabet yerine yüksek verimlilik ve katma değerli üretim tekstil ve hazır giyim sektörlerinin ayırt edici yönü olmakta. Hem üretim teknolojisi hem de malzeme bilimindeki gelişmelere paralel olarak özellikle teknik tekstil alanı sektör içerisindeki ağırlığını artırıyor.
Tekstil sektörü Endüstri 4.0’ın ne kadar farkında? Bu farkındalık nasıl arttırılabilir?
Tekstil firmalarının ihracat potansiyeli dikkate alındığında, aslında dünya genelinde üretim sistemlerinde ortaya çıkan değişimi çabuk fark ettiklerini söyleyebiliriz. Yani ucuz işgücüne dayalı rekabetin sınırlarına gelindiği, teknik tekstil alanının geliştiği ve yüksek teknolojili üretim sistemlerinin dünyada yaygınlaştığını ilk gözlemleyen sektörlerden biri tekstil ve hazır giyim.
Tabii değişmekte olanı görmek her zaman onu hızlı biçimde benimseyip uyguladığımız anlamına da gelmiyor. Sektör halihazırda geleneksel yöntemlere sıkı sıkıya bağlı. Yine sektörün dağınık ve düşük sermaye yapısı nedeniyle yenilikçi teknolojileri edinme konusunda da hem isteksiz hem de yetersiz davranışlar sergiliyor. Ucuz tekstil rekabetinde başı çeken Çin’in son üç yılda Endüstri 4.0 konusunda en çok yatırım yapan ülke olması ve tekstil yapısında da değişikliğe gitmekte olması, içinde Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkeleri de bu konuda adım atma konusunda cesaretlendirecektir.
Bildiğim kadarıyla siz firmaların Endüstri 4.0’a ne kadar hazır olduklarını kendi geliştirdiğiniz bir yöntemle ölçebiliyorsunuz? Bu yöntemden biraz bahsedebilir misiniz?
Endüstri 4.0 dönüşümü coğrafi olarak ticari hatların tam ortasında yer alan Türkiye için kaçınılmaz bir zorunluluk. Firmalar özelinde de durum böyle. Ama dönüşümün biçimi konusunda özellikle firmaların aklı karışık. Dönüşüm nereden başlamalı? Gerçekten ihtiyaç var mı? Verimliliğim artar mı benzeri sorular ile sürekli karşılaşıyoruz.
Endüstri 4.0 dönüşümüne başlayabilmek için öncelikle bu süreçte firmanın güçlü ve zayıf yönleri ile harekete nereden ve nasıl başlayacağının belirlenmesi gerekiyor ve bu konuda da açıkçası genel geçer tek bir reçete bulunmuyor. Her firmanın hem üretim potansiyeli hem de rekabet ortamı onu Endüstri 4.0 dönüşümünde farklı bir yere itiyor. Hedef aynı olsa da her firma için yol farklı.
Endüstri 4.0 dönüşümüne nereden başlayacağım sorusunun yanıtı firmanın içinde bulunduğu duruma doğrudan bağlı. Endüstri 4.0 sürecinde firmaların mevcut durumunu ücretsiz biçimde skorlayıp yol haritasına dayanak sağlayacak envanterlerini çıkartabilecekleri bir test geliştirdim. Sanayi ve hizmet sektöründe faaliyette bulunan firmalar için geliştirdiğim test4ware www.test4ware.net adresinden uygulanabiliyor.
Firmaların Endüstri 4.0 uyumluluğunu hangi kriterlerle değerlendiriyorsunuz?
Test4ware dört alanda firmaların Endüstri 4.0 yetkinliklerini ölçüyor. Bunlardan ilki Hardware. Hardware firmanın Endüstri 4.0 süreciyle uyumlu sahip olduğu makina, teçhizat ve altyapıya işaret ediyor. İkincisi Software. Software de bu süreçte ihtiyaç duyulan ERP ve benzeri yazılım sistemlerine işaret ediyor. Üçüncüsü Netware. Netware ile ilişkiselliği tanımlıyorum. Firmanın küresel iş birliği potansiyeli ve bu potansiyeli harekete geçirme gücü netware yetkinliğini tanımlıyor. Sonuncusu ise Wetware. Wetware ile beyin gücünü tanımlıyorum. Endüstri 4.0 ve genel anlamda da geleceğin ekonomilerinin ihtiyaç duydukları çoklu yetenek sahibi insan gücü firmaları birbirinden farklılaştırarak rekabet avantajı sağlayacak temel unsur.
Bugüne kadar yaptığınız çalışmalar kapsamında değerlendirecek olursanız Türkiye’deki tekstil firmaları Endüstri 4.0’a ne kadar hazır? Firmaların eksiklikleri neler?
Testi uygulayan 275 firma içerisinde tekstil firmalarının payı yüzde 40 civarında. Yukarıda saydığım dört yetkinlik alanı (hardware, software, netware ve wetware) içerisinde firmaların en problemli olduğu alan wetware. Yani insan gücü. İşte Endüstri 4.0 dönüşümüne nereden başlamalıyım sorusunun yanıtı burada yatıyor. Dolayısıyla, tekstil firmalarının geleceğin ekonomilerine yönelik rekabet gücünü belirleyen şey sahip oldukları yetkin insan gücü olacak. Burada yetkinliğin temel belirleyici olarak kabul edeceğimiz eğitimin bir kısmı ilk-orta ve yüksek öğretimde bir kısmı ise yaşam boyu eğitim bağlamında çalışırken alınıyor. Tekstil çalışanının Endüstri 4.0 teknolojilerine aşina ve e-okur yazarlık konusunda yetkinleşmeleri gerekiyor.
Endüstri 4.0’a geçiş yapan ve işletmesini buna en iyi şekilde entegre eden Türk tekstil firmaları var mı? Örnek verebilir misiniz?
Bu konuda Türkiye’de verilebilecek en iyi örnek Hugo Boss. Hem kendileri bir dönüşüm içerisinde hem de diğer firmaların da kullanıp kendilerini geliştirebilecekleri platformlar yaratıyorlar. Bunun dışında örneğin kompozit malzeme konusunda faaliyette bulunan firmalar da tekstilin geleceği olan teknik tekstil alanına girdi sağlıyor.
Tekstil endüstrisinde, belirli teknik problemlerin çözümüne yardımcı olacak birlikler ya da yapılar var mı, yoksa nasıl teşkil edilebilir?
Aslında tekstil, hazır giyim ve ev tekstili alanında belki de lüzumdan fazla oluşum var. Bunlar arasında özellikle teknik tekstil konusunda araştırmaya olanak sağlayacak bir fon oluşturulması ve kümeleme stratejisi yürütülmesi çok kritik öneme sahip. Belki de ülkemizde sanayinin en önemli problemi kümelenme ve iş birliği konusundaki isteksizliği. Bunu aşma yönünde tekstil sektöründe atılacak her adım altın değerinde.
Tekstil endüstrisinde tedarikçi ve müşteri ilişkileri nasıl, Endüstri 4.0 için gerekli olacak ‘bütünleşmeye’ ne kadar yakınlar veya yakınlaştırılabilirler?
Tekstil sektörünü belki de en çok zorlamaya başlayan kitle müşteriler. Bu durum yakın zamanda şiddetini artırarak devam edecek. Dünyadaki yeni trendler ve ihtiyaçlardaki farklılaşma tekstil sektörü için değişimi kaçınılmaz kılıyor. Bugünün en yüksek ciroya sahip firmaları Air-BNB, UBER, Ali Baba gibi tedarikçiyle müşteriyi buluşturan firmalar. Bu alandaki yatırımlar kıymetli olmaya devam edecek. Bir an için kendimizi on yıl sonrada düşünelim. On yıl sonranın dünyasında öne çıkan firmalar kesinlikle giyilebilir teknoloji alanında faaliyette bulunan firmalar olacak. Bunun öncül çalışmaları da teknik tekstil alanında yürütülüyor. Giyilebilir teknoloji ve teknik tekstil alanındaki çalışmalar bugünün firmalarını yarının lider firmaları yapabilir.
Tekstil endüstrisinde altyapı, makine/teçhizat, donanım, insan kaynakları vb, Endüstri 4.0’a ne kadar uygun? Değilse nasıl iyileştirilebilir?
Gerek ülke olarak jeopolitik konumumuz ve gerekse de sayısı 8 milyonu bulan 14-25 yaş arası nüfusumuzla büyük bir potansiyele sahibiz. Elbette bu potansiyel doğru yönetilmediğinde bir problem alanına da dönüşebiliyor. Genç işsizliğinde yüzde 25’e yakınlaşan oran yakın dönemde çözüm bulmamız gereken en önemli makro ekonomik sorunlardan biri olarak karşımızda duruyor.
Açıkçası makine ve teçhizat işin kolay kısmı. Çünkü bunları para ile satın alabilirsiniz. Ama geleceğin ekonomilerinin ihtiyaç duyduğu yeteneklere sahip insan gücü bir anda oluşturulamıyor. Bugün firmaların iş gücü konusunda yaşadığı temel sıkıntı olarak karşımıza çıkan yetenek açığı sorunu yakın dönemde aşmamız gereken bir handikap.
Gençlere yapılacak yatırım ekonomimiz ve onun içerisinde tekstil sektörü için de en önemli kazanım olacaktır. Özellikle Z kuşağının teknoloji konusundaki yetkinliği ve yeni yöntemlere yatkınlığını doğru biçimde geliştirecek adımlar hem sektör hem ekonominin bütünü için büyük öneme sahip bulunuyor.
Röportaj: Dilek Hayırlı






