TMAS Üyelerinden Yeni Renklendirme Teknolojileri
Therese Premler-Andersson, TMAS Genel Sekreteri
Örneğin, pamuk ve sentetiklere alternatif olarak rejenere selülozik elyafların yeni üreticileri, tekstil ve konfeksiyon üretimine dair döngüsel bir yaklaşıma yönelik talepleri karşılamak amacıyla çoğaldıkları için son zamanlarda büyük ilgi görüyorlar.
Bu şirketler de, Danimarkalı giyim şirketi Bestseller, Finlandıyalı moda evi Marimekko, Norveç dış mekân markası Bergans ve İsveç’in kendi markası olan H&M Group gibi büyük İskandinav markaları tarafından benimsendi.
Elyaf yolculuğu
Tarladan veya ormandan perakende raflarına kadar her bir tekstil elyafının, birçok elden geçtiği ve dünyanın dört bir yanına uzandığı için uzun bir yolculuğu vardır. İyi haber şu ki, bu bireysel aşamaların çoğu artık dijitalleşme ile büyük ölçüde basitleştiriliyor.
TMAS Genel Sekreteri Therese Premler-Andersson, “Dijitalleşme, bir nedenden ötürü asla satılmayan ve çöp sahasına atılan giysilerde önemli bir azalmaya yol açacak. Bu da elbette çok büyük bir ekolojik fayda sağlayacak.” dedi.
Herhangi bir elyafın yolculuğunun tam merkezinde, örme veya dokuma bir kumaş parçası haline geldikten sonra, boyama ve terbiye aşamaları vardır. Boyama ve terbiye hali hazırda, bitmiş giysilerin ve tekstil ürünlerinin toplam karbon ayak izine büyük bir yük ekleyen birçok yıkama ve kurutma işlemi adımını içeriyor.

Coloreel’in gelişmiş hızlı renk formülasyon yazılımı ve yüksek hızlı tahrik teknolojisi, tek bir iğnenin daha önce birçok defa yapması gereken şeyi gerçekleştirmesine izin veriyor.
Coloreel genişlemesi
İşte TMAS üye şirketlerinin en son dijital teknolojilerinin, pazar genişlemesini ve büyümesini desteklemek için kullandıkları yeni bir teknoloji var. Coloreel’in anlık iplik renklendirme teknolojisi.
Başlangıçta nakış pazarını hedefleyen Coloreel teknolojisi, aslında üretimde kullanılırken bir tekstil ipliğinin yüksek kaliteli ve anında renklendirilmesini sağlıyor. Herhangi bir mevcut işleme makinesi ile modifikasyon yapılmadan eşleştirilebiliyor ve aynı zamanda bir nakışta ilk kez gradyanların üretilmesini mümkün kılıyor.
Bir CMYK mürekkep sistemini temel alan Coloreel’in gelişmiş hızlı renk formülasyon yazılımı ve yüksek hızlı tahrik teknolojisi, tek bir iğnenin daha önce birçok defa yapması gereken şeyi, çok daha tutarlı dikiş kalitesiyle gerçekleştirmesine olanak tanıyor.
Bunlara ek olarak, mevcut iplik boyama tesisleri bir ipliğe tek bir düz renk ekleyebiliyor. Ancak Coloreel, üretim sırasında beyaz bir temel ipliği anında renklendirerek renk kullanımında herhangi bir sınırlama olmaksızın benzersiz nakışlar oluşturmak için tam bir özgürlük sağlıyor.
Sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda büyük faydalar sağlıyor. Su kullanımı en aza indirilirken ve üretim hızları artırılırken, israf edilen mürekkeplerde önemli bir azalma oluyor. Teknoloji, büyük iplik envanterlerine olan ihtiyacı ortadan kaldırırken, kurulum ve tedarik sürelerinin kısaltılmasına ve üretim programlarında önemli ölçüde esnekliğe izin veriyor.
“Nakış endüstrisi için yeni ölçütler belirliyoruz.” diyen Coloreel Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Mats Sjögren, “Sistemimiz, müşterilerin daha önce hiç görülmemiş renk efektlerini yeni bir verimlilik düzeyinde elde etmelerine olanak tanıyor.” diye konuşuyor.
Covid-19 salgınına rağmen Coloreel, kısa süre önce Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve Asya’daki şirketlere başarılı bir şekilde üniteler teslim etti ve ayrıca dünyanın en büyük nakış makinesi distribütörü olan American Hirsch Solutions ile ortaklık kurdu.

Yeni imogo DyeMax, İsveç’te saat 7’de.
imogo
Hızlı ilerleme kaydeden bir diğer TMAS üyesi ise, ilk endüstriyel ölçekli Dye-Max sprey boyama hattını, İskandinav bölgesinin en eksiksiz boyama ve proses tesisi olan 7H Färgeri’nin Borås yakınlarındaki fabrikasına kuran imogo’dur.
Yeni hat, selülozik elyaf esaslı kumaşların reaktif boyanması için 50 metreye kadar çalışma hızıyla 1,8 metre çalışma genişliğine sahip. Ek olarak, çok çeşitli kumaş ön işlemlerinin ve terbiye işlemlerinin uygulanmasını gerçekleştirerek şirkete üretimde rakipsiz esneklik sağlıyor.
Uygulama hacimlerinin önceden belirlenmesi ve renk uyumu için kanıtlanmış bir Mini-Max laboratuvar ünitesi de 7H tesisinde kuruldu.
Geleneksel jet boyama sistemlerine kıyasla tatlı su, atık su, enerji ve kimyasalların kullanımını yüzde 90’a varan oranda azaltma potansiyeline sahip olan DyeMax, konseptin açıklanmasından ve 2019’da bir prototip makinenin inşa edilmesinden bu yana büyük ilgi gördü.
Dye-Max’in uygulama ünitesi, uygulanacak hacmi kontrol eden patentli imogo Pro Speed valf ile birlikte doğru ve tutarlı kaplama için hassas nozullara sahip bir dizi sprey kaseti içeren kapalı bir bölmeden oluşuyor.
İmogo’nun kurucu ortağı Per Stenflo, “Bir kilogram kumaş için yaklaşık 0,5-1 litrelik son derece düşük bir çözelti oranı elde ediyoruz ve toplama işlemini tam olarak kontrol ediyoruz. Geleneksel fularlarla karşılaştırıldığında, boya banyosunda kontaminasyon veya boya banyosunun seyreltilmesi konusunda endişelenmenize gerek yok.” ifadelerini kullandı.
Neredeyse hiç atık içermeyen hızlı geçişler, yüksek üretim hızıyla birlikte, yüksek üretkenlik ve benzersiz üretim esnekliği sağlıyor.