İş Hayatında Cinsiyet Eşitliği Yalnızca Kadınların Değil Toplumun Refahı İçin Gerekli
Röportaj: Dilek Hayırlı
Yüzyıllardır kadın emeğinin şekillendirdiği tekstil sektörü, artık sadece üretimin değil yönetimin de kadınların elinde olduğu bir alan haline geliyor. Türkiye Hazır Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Yönetim Kurulu Üyesi ve TYH Tekstil İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Ayşegül Kaya ile kadınların sektördeki yükselişini, karşılaştıkları zorlukları ve eşitlik mücadelesinde atılacak adımları konuştuk.
Bazı sektörler vardır ki, adeta kadın emeğiyle yoğrulmuştur. Tekstil de bunlardan biri. Makasın ustalıkla kesişi, kumaşın incelikle dokunuşu, nakışın titizlikle işlenişi… Kadınların emeği, özeni ve üretkenliği bu sektörün her ilmeğinde saklı. Ancak bu emek, yalnızca üretimle sınırlı kalmamalı. Kadınların yönetimde, karar mekanizmalarında, sektörün geleceğini şekillendiren masalarda da güçlü bir şekilde var olması şart.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tam da bu mücadelenin simgesi olarak doğdu. 1857 yılında New York’ta, zor çalışma koşullarına ve düşük ücretlere karşı ses yükselten dokuma işçisi kadınlar, aslında yalnızca kendi haklarını değil tüm emekçi kadınların sesini duyurmak istediler. O gün başlayan kıvılcım, yıllar içinde büyüyerek kadın emeğinin ve haklarının daha güçlü bir şekilde savunulmasını sağlayan bir harekete dönüştü. Bugün hâlâ, özellikle emek yoğun sektörlerde, kadınlar için fırsat eşitliği ve adil temsil mücadelesi devam ediyor.
Tekstil sektörüne dönecek olursak, tarih boyunca kadınlar bu alanda yalnızca iş gücü olarak değil değişimin ve ilerlemenin öncüsü olarak da sahnedeydi. Ancak ne yazık ki hâlâ, pek çok sektörde olduğu gibi tekstilde de karar mekanizmalarında kadın temsiliyeti istenilen seviyede değil.
Tekstil Teknoloji dergimizin mart sayısında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadın emeğini, özverisini ve mücadelesini sayfalarımıza taşımak istedik. Bu vesileyle de Türkiye Hazır Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD)’nin en genç kadın yönetim kurulu üyesi ve TYH Tekstil İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Ayşegül Kaya ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Yönetim kademelerinde daha fazla kadın görmek, cam tavanları kırmak ve fırsat eşitliğini sağlamak için hangi adımları atmalıyız? Şirketler, sivil toplum kuruluşları ve kadın çalışanlar bu mücadelede nasıl bir rol üstlenmeli? sorularının cevaplarını aradığımız, kadınların sektördeki yükselişini, karşılaştıkları zorlukları ve eşitlik mücadelesinde atılacak adımları anlatan bu röportajımız iş dünyasında kadın gücünün önemine dair güçlü bir perspektif sunuyor.
Ayşegül Kaya’nın da röportaj sırasında sıklıkla vurgu yaptığı üzere; kadınların yalnızca üretimde değil yönetimde de söz sahibi olduğu bir sektör hayali artık uzak değil. O günlerin daha hızlı gelmesi dileğiyle, emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun!
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Aldığınız eğitimlerin tekstil sektörüne girmeye karar vermenizde nasıl bir etkisi oldu?
Ortaokul ve lise eğitimimi TED (Türk Eğitim Derneği) Konya Koleji’nde Tam Eğitim Bursiyeri (TED TEB) olarak tamamladım. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’ndeki lisans eğitimimi 2016, yüksek lisans eğitimimi ise 2023 yılında bitirdim. Ardından yaklaşık 1,5 sene CASA Mobilya’da Endüstri Ürünleri Tasarımcısı olarak çalıştım.
2017 yılında engelli bireyler için geliştirilen asansör mekanizmaları projesinde tasarımcı olarak görev aldım. Patent başvuruları olumlu sonuçlandı ve Japonya’da gerçekleştirilen Good Design Award’da (2017) bu proje ile iyi tasarım ödülü aldık. Aynı proje 2016 ve 2017 yıllarında Design Turkey’de de iyi tasarım ödülüne layık görüldü.
2018 yılında TYH Tekstil İstanbul Ar-Ge Merkezi’nde Proje Geliştirme Uzmanı olarak göreve başladım, ardından proje yöneticiliği yaptım.
Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Uzmanlık Sertifikası aldım. Ar-Ge projeleri kapsamında 12 adet bildiri, makale, yayın gibi akademik çalışmada yer aldım. Sürdürülebilirlik Yöneticiliği Sertifikası alarak 2021 yılından itibaren sürdürülebilirlik alanında kendimi geliştirmeye başladım. Şu anda İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi olarak görev yapıyorum. Ocak ayında gerçekleştirilen genel kurulda TGSD Yönetim Kuruluna seçildim. Aynı zamanda TGSD Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun liderliğini yapıyorum.
“TYH Tekstil’de %75 Oranında Kadın Ekip Arkadaşımız Var”
Tekstil sektörüne girmeye nasıl karar verdiniz? Bu sektörün sizin için özel bir anlamı var mıydı yoksa kariyerinizin bir parçası olarak mı bu yolu seçtiniz?
Eğitim hayatım boyunca tekstil sektöründe çalışmak gibi bir düşüncem yoktu. Farklı tecrübeler edindikten sonra şartların da yönlendirmesi ile aile şirketimizde işe başladım. Şu anda aile şirketimizde üçüncü kuşak temsilcisi olarak görev yapıyorum.
Sektöre ilk adım attığınızda, kadın olarak karşılaştığınız zorluklar nelerdi? Erkek egemen bir sektörde olmanın getirdiği zorluklarla nasıl başa çıktınız? Tekstil sektöründe bir kadın yönetici olarak görev yapmanın size kattığı en büyük avantajlar neler oldu?
Şirket sahiplerine baktığımızda sektörümüzün genel olarak erkek egemen olduğunu söyleyebiliriz. Ancak hazır giyim sektörü aslında kadın yoğun bir sektör. Örneğin TYH Tekstil’de %75 oranında kadın ekip arkadaşımız var, yönetici seviyesinde ise %54 oranında kadın yöneticimiz bulunuyor. Yönetici seviyesinde bu oran bizi gururlandırıyor. Dolayısıyla bu sektörde sırf kadın olduğum için bir zorluk yaşamadım. İş dünyasında sağlıklı ilişki kurabilmek için her şeyden önce iyi bir dinleyici olmak gerekiyor. Ben de bulunduğum ortamlarda öncelikle iyi bir dinleyici olmaya çalıştım. Bu çabam zorluklarla başa çıkarken de büyük kolaylık sağlıyor. Öte yandan Ar-Ge, inovasyon ve sürdürülebilirlik konuları üzerinde çalıştığım için kadın yönetici olmanın avantajlarını daha net görüyorum.
Tekstil sektöründe hâlâ yeterince kadın yönetici göremiyoruz ne yazık ki. Kadınların yönetim pozisyonlarında daha fazla yer alması için sektörde neler değişmeli ve bu konuda ne tür adımlar atılmalı?
İyileştirme ve gelişim yapılabilecek pek çok alan ve konu var. Hatta bunun sınırsız olduğunu söyleyebilirim. Eğitim ve gelişim programları, kadınların yönetim pozisyonlarına hazırlanması için çok önemli. Paralel şekilde mentorluk ve koçluk da genç kadın çalışanlara kariyerlerinde ilerlemeleri için destek olabilir. Dijitalleşmenin ve günümüz şartlarının geldiği noktada iş dünyasında esnek çalışma koşullarının yaygınlaştığını görüyoruz. Bu imkânlar da kadınların iş hayatına katılımını destekleyebilir.
“2030 Sürdürülebilirlik Hedeflerimizden Biri de Cinsiyet Eşitliği”
Kadınların iş gücüne katılımını teşvik etmek amacıyla şirketinizde veya sektör genelinde derneklerle veya STK’lar ile yürüttüğünüz sosyal sorumluluk projeleriniz var mı?
Şirketimizde insan hakları, sosyal uyum ve uygunluk, cinsiyet eşitliği gibi pek çok konuyu, politika ve prosedürler ile destekleyerek uyguluyoruz. “TYH Tekstil Etik Kuralları” yaptığımız işin temelini oluşturuyor. Tüm şirket çalışanlarımızdan müşterilerimiz, tedarikçilerimiz ve diğer iş ilişkisinde bulunduğumuz paydaşlarla olan ilişkilerinde bu genel ilkeleri esas alarak hareket etmelerini bekliyoruz. 2030 sürdürülebilirlik hedeflerimiz arasında çalışanlarımıza yönelik pek çok başlık bulunuyor. Bunlarda biri de her anlamda cinsiyet eşitliği. Ayrımcılığın önlenmesi ve çalışma koşullarına yönelik pek çok konuyu, yasalar çerçevesinde düzenledik. Çalışanlarımızın fırsat eşitliği, çeşitlilik ve kapsayıcılık sunan iş ortamı ve insan kaynakları süreçleri içinde bulunmasını sağlıyoruz. 2016 yılından bu yana Kadının Güçlenmesi Prensipleri (Women’s Empowerment Principles- WEPs) imzacısı bir şirket olarak adil, eşitlikçi ve insan haklarına saygılı bir çalışma ortamı sunmayı taahhüt ediyoruz. Kadınların iş hayatına katılımını destekliyor; örneğin, 0-6 yaş grubu için üretim bölgelerimizde kreş anlaşmaları yaparak ekip arkadaşlarımızın iş hayatında daha fazla yer almalarının önünü açıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddete sıfır tolerans konularında ekip arkadaşlarımıza farkındalık eğitimleri vermiştik. Bu programların devamı için çalışmalar yürütüyoruz.
Kadınların yönetim kadrolarında ve çalışma hayatında daha aktif rol almasıyla sektörde nasıl bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor? Gözlemlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Kadınların iş hayatında daha çok yer alması, sonuç odaklı yaklaşım ve iş bitirici çözümlerin artmasını sağlayacaktır. Bu şekilde düşünmemin sebebi; Margaret Thatcher’in herkesin bildiği cümlesidir. Thatcher, “Eğer bir şeyin söylenmesini istiyorsanız erkekten, yapılmasını istiyorsanız kadından isteyin.” demiştir. İş hayatında cinsiyet farkının kapatılmasının küresel ekonomiye 7 trilyon ABD doları destek sağlayabileceği tahmin edilmektedir. Kadınların özverili çalışması, hassasiyetleri, el becerileri ve detayı kolay yakalayabilme kabiliyetlerinin iş hayatını olumlu yönde değiştirdiğini düşünüyorum. Dijitalleşen dünyamızda oluşacak yeni iş imkânları kadının iş hayatında daha fazla yer almasında imkân sağlayacaktır.
“Hazır Giyim, Ülkemizde En Çok Kadın İstihdam Eden Sektörlerden Biri”
Siz aynı zamanda TGSD Yönetim Kurulu’nda yer alıyorsunuz. Kadınların sektörde daha fazla yer almasıyla ilgili TGSD olarak aldığınız stratejik kararlar veya geliştirdiğiniz projelerden bahsedebilir misiniz?
TGSD, sektörün kapsayıcılığı en yüksek sivil toplum kuruluşu. Bu kapsayıcılığı yalnızca farklı sektörleri bünyemizde barındırmakla değil aynı zamanda kadınların istihdamda ve karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almasını destekleyerek de sürdürüyoruz. Bu yaklaşımla TGSD Yönetim Kurulu olarak kadın temsiliyetinin artırılmasına önem veriyoruz. Son iki dönemdir Yönetim Kurulumuzun üçte birini kadın üyeler oluşturuyor. Hazır giyim sektörü, ülkemizde en çok kadın istihdam eden sektörlerden biri. Bununla birlikte tüm imalat sanayi sektörleri içinde kadın sayısının erkek sayısını geçtiği tek sektörüz. Dolayısıyla bu sektör en baştan bu yana kadın istihdamına büyük önem veriyor.
Kadınların iş gücüne katılımı konusunda tekstil sektöründe son yıllarda bir değişim gözlemlediniz mi? Gelecekte bu değişimin daha da hızlanacağını düşünüyor musunuz?
Tekstil ve hazır giyim sektörlerinde kadınların iş gücüne katılımının son yıllarda arttığını düşünüyorum. TÜİK’in ‘İstatistiklerle Kadın 2023’ verilerine göre 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranı kadınlarda %30,4, erkeklerde ise yüzde 65 olarak raporlandı . Hazır giyim sektörü ise kadın istihdamının yoğun olduğu alanlardan biri ve kadın çalışan oranı genellikle %50’nin üzerinde. Bununla birlikte TÜİK’in yıllık nüfus artış hızı verilerine bakarsak 2019 yılında binde 13,9 oranında olan nüfus artış hızının 2023 yılında binde 1,1, 2024’te ise binde 3,4 olduğunu görüyoruz . Nüfus artış hızımız düşüyor. Bu nedenle sektörümüzde yakın gelecekte kadınların iş gücüne katılımının hızlanacağını düşünüyorum. Özetle toplumsal kalkınma için iş hayatında cinsiyet eşitliği önemlidir.
“Kariyerine Yeni Başlayan Kadınlara Sürekli Öğrenmeyi ve Gelişimi Önemsemelerini Tavsiye Ediyorum”
Son olarak, Dünya Kadınlar Günü’nde sektörümüzdeki kadınlara vermek istediğiniz mesajı ve iş hayatına yeni atılan kadın çalışanlara tavsiyerlerinizi sizden dinleyebilir miyiz?
Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe, kadınlar emekleri ve yetenekleri ile sektörümüzün belkemiğini oluşturuyor. Hiç kuşkusuz ilerlememiz gereken daha çok yolumuz var. Her şeyden önce tüm kadınlara yeteneklerine güvenmeleri gerektiğini söylemek isterim. Kariyerlerine yeni başlayan kadınlara ise sürekli öğrenme ve gelişimi önemsemeleri gerektiğini tavsiye ediyorum. Mesleki ve kişisel gelişime önem vererek kendilerine yatırım yapmaları çok önemli. Bunu yaptığımız sürece ailemize, topluma ve çalıştığımız kurumlara katkı sağlayabiliriz. Etkili network oluşturmak iş hayatında her konuda fayda sağlayacaktır. Bu nedenle iletişime açık olmayı öneriyorum. İş-özel hayat dengesi her zaman gündemimizde yer alıyor. Kadınların iş hayatında yaşadığı zorlukların belki de en başında gelen bir konu. İş-özel hayat dengesini korumalarını hem kendime hem de kariyerlerine yeni başlayan kadınlara tavsiye ediyorum. Dünyada ve ülkemizde meydana gelen pek çok zorluğa şahit oluyoruz. Her zorluğa rağmen pozitif bakış açımızı korumalıyız. Pollyanna olmalıyız demiyorum. Ancak etrafımızda olan biten negatif durumlara karşı üretkenliğimiz korumalıyız. Tarihimiz boyunca Türk kadınının azmine pek çok kere şahitlik ettik, bunu devam ettirmeliyiz. Son olarak, iş hayatında cinsiyet eşitliği yalnızca kadınların ya da sektörümüzün değil toplumun refahı için gerekli.